Yakın gelecekte, bekâr olmanın yasadışı olduğu otoriter bir dünya düzeni kurulmuştur. Karısı tarafından terk edildiği için yalnız kalan David, yasalara uygun olarak bir otele götürülür. Burada kalacağı 45 gün içinde, kendisi gibi otele getirilen yalnız insanlar arasından, kendine uyumlu yeni bir eş seçmek zorundadır. Bunu başaramayanlar, otele kabul edilirken seçtikleri bir hayvana dönüştürülecektir. Bir ıstakoz olmayı tercih eden David, bir eş bulmak için çaba gösterir. Uyuşmazlığı aşikar olan bir kadına ruh eşiymiş gibi davransa da gerçeği uzun süre gizleyemez.

Otelden kaçan David, yalnız insanların yaşadığı ormana sığınır. Ormanda yaşayan yalnızlar, zaman zaman otelde yaşayan yalnızlar tarafından avlanmakta ve onlara hayvana dönüştürme süreçlerini erteletmek için fazladan gün sağlamaktadır. David, aradığı aşkı ormanda bulsa da buranın da katlanılması zor, katı kuralları vardır.

Istakoz, Yorgos Lanthimos’un yarattığı distopik bir dünyayı anlatıyor. Filmin gelecekte geçtiğini kabullenmemizi sağlayan yegane kanıt, insanların diledikleri bir hayvana dönüştürülebilir olmasının mümkün olması. Yaşadığımız dünyanın filmdeki kadar otoriter olmayışı da filmin zamanını uzak bir geleceğe taşıyor gibi görünse de aslında film tam da günümüz toplumunu, özellikle evlilik kurumunu ve kadın-erkek ilişkisini eleştiriyor. Lanthimos, toplumun bireyleri kendilerine benzer bir eş bulmaya nasıl zorladığını, bu baskı altında aslında birbirinden çok farklı insanların nasıl birbirine benzeme taklidi yaptıklarını, yolunda gitmeyeceği belli birliktelikleri sürdürmek için çocukların yapay nesneler olarak nasıl ortaya sürüldüğünü bütün çıplaklığıyla önümüze atıyor.

Yönetmen, kahramanlarını yarattığı distopyadan kaçıp sığınabilecekleri bir ütopyadan da mahrum bırakıyor. Ormanda yalnızların oluşturduğu dünya da en az oteldeki kadar baskıcı. Ancak otel ve kentteki otorite devletleşmiş, başa çıkılması olanaksız derecede organize olmuş görünürken ormandaki otorite tek bir lider üstüne kurulmuştur. Kolayca yıkılması mümkün görünen orman otoritesinin hakimiyetini sürdürmesi filmin belki zayıf bir yönüdür, belki de umutsuz insanları baskı altına almaya tek bir liderin bile gücünün yeteceğinin izleyiciye anlatılma çabasıdır.

Filmin başında, bir kadının bir eşeği vurması, toplumun dayattığı eşinizden ayrılsanız, yalnız kalmayı seçseniz, bunun için bir hayvana dönüşmeyi bile göze alsanız dahi partnerinizin sizin üstünüzde hak iddia etmekten vazgeçmeyebileceğini vurguluyor. Buna karşın kadının o kadar eşek arasından kendisininkini nasıl bulabildiği veya doğru eşeği bulup bulmadığı izleyicinin kafasında çözümlenmemiş pek çok sorudan biri olarak kalıyor.