Paralı askerler William ile Tovar, bir grup arkadaşıyla birlikte Çin’e gelmiştir. Kısa yoldan zengin olmayı amaçlayan maceraperestlerin en büyük hayali, varlığına ilişkin söylentiler duydukları barutu alıp, Avrupa’ya götürmektir. Başları bir türlü beladan kurtulmayan grup daha önce hiç görmedikleri bir canavarın saldırısına uğrar. Sağ kalmayı başaran William ile Tovar haydutlardan kaçarken Çin Seddi’ne ulaşırlar. Burada, İsimsiz Düzen adlı bir Çin ordusu, yıllardır bekledikleri büyük bir savaşa hazırlanmaktadır. Taotie adındaki canavarlar meteorla dünyaya gelmiş, kraliçelerinin liderliğinde 60 yılda bir insanlara saldırmaya devam etmiştir. Evrimleştikçe giderek güçlenen canavarların, kendilerini engellemek için yapılan Çin Seddi’ni aşıp ülkenin içlerine geçmesi durumunda Çin İmparatorluğu’nun ve tüm insanlığın sonu gelecektir. William önemli bir karar vermek zorundadır; Ya arkadaşı Tovar ile birlikte elde ettiği hazinelerle ülkesine kaçacak ya da daha önce hiç ayak basmadığı bu ülke için savaşacaktır.

Çin Seddi, dünyanın harikalarından birinin yapımına ilişkin tarihi gerçeklere dayanmaktan çok fantastik bir hikâye anlatıyor. Çinlileri, Moğol ve Türk akınlarından korumak için yapıldığı kabul edilen bu muhteşem duvar için kamera arkasına geçen ünlü Çinli yönetmen Zhang Yimou, ülkesinin en büyük bütçeli filmine imza atıyor. Kızıl Darı Tarlaları, Ju Dou ve Kırmızı Fenerler gibi ilk dönem filmleri ile sinemaseverlerin gönüllerinde taht kuran yönetmen, Kahraman, Parlayan Hançerler ve Altın Çiçeğin Laneti’nden sonra Çin Seddi ile daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşmaya başlayan, görselliği göz kamaştıran temposu yüksek filmler zincirine bir halka daha ekliyor. Kahraman’ın tersine, Çin Seddi’nde Batılı bir aktöre ülkesini ve insanlığı kurtarma görevi veren Zhang Yimou bu seçimi için peşinen eleştirilmeyi göze alıyor. Bu seçim, dünyanın başka bir yerinde ne denli iyi filmler yapılırsa yapılsın, Hollywood sinema endüstrisinin gölgesi altında ezilmekten kurtulamayacağını hissettiriyor. Diğer taraftan bu gölge filmin içine sızınca sanki bazı dengeleri de bozuyor ve filmin tadını kaçırıyor. Örneğin dünyanın en büyük oyuncularından Willem Dafoe filmde kaybolup gidiyor. Sürünün liderinin ortadan kaldırılmasıyla tehlikenin bertaraf edilmesi klişesi her zamankinden daha göz tırmalayıcı hale geliyor. Çin İmparatoru’nun zayıf ve komik bir karakter olarak tasviri, canavarlara karşı elde edilen zaferin Batılı kahraman ile paylaşılmasını peşinen önlüyor ve filmin daha doyurucu biçimde sonlandırılması fırsatını kaçırıyor.

Rengârenk Çin ordusu, zamanının ötesinde bir teknolojiyle üretilen fantastik silahlar gibi filmi izlenir kılan öğeler yerli yerinde kullanılmış. Filmin güzel kadın oyuncusu Tian Jing’ın yönetmenin kült oyuncusu Gong Li’den aşağı kalmadığı söylenebilir. Zhang Yimou, Matt Damon’u bu Çinli güzelden uzak tutarken yine de ulusal duyarlılıkları dikkate almış gibi görünüyor. Filmin başında görünen mıknatısın, Çehov’un patlayacağı önceden kestirilen silahı gibi, izleyicinin gözüne sokulması da akılda kalan zayıflıklardan. Çin Seddi, Zhang Yimou sinemasının takipçilerinin yanında fantastik sinema izleyicilerinin de görmesi gereken bir film olarak sırasında duruyor.