Franz Kafka, kaldığı tavan arasında, başyapıtının ilk cümlesini yazmak üzeredir. Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini dev bir şeye dönüşmüş olarak bulacaktır. Kafka bu şeyin ne olacağı konusunda bir türlü karar veremez. Bir muz, bir kanguru… Kafka ne bulsa beğenmez, yazdığı kâğıtları buruşturup atar. Bu yazma çabası başkaları tarafından sürekli kesintiye uğratılır: Arkadaş edindiği hamamböceğini arayan bir bıçak bileyicisi, devasa bir böcek kostümünü yanlış adrese getiren bir satıcı ve alt katta verecekleri parti için hazırlık yapan kadınlar. Kafka bu absürd ve karmaşık ortamda aradığını bulacak, yaşamına yeni katılarak bu arama sürecinde ona yardımı dokunan insanlarla Noel’i kutlayacaktır.

Franz Kafka ve Frank Capra isimlerinin benzerliklerinden yola çıkan yönetmen Franz Kafka’nın Dönüşüm romanı ile Frank Capra’nın Şahane Hayat filminden eğlenceli bir alaşım ortaya çıkarıyor. Romanının bütün kurgusu beyninde şekillenmiştir aslında; Toplumun kendisine dayattığı insan olmayı kabullenmekten vazgeçen, kendi istediği bir varlığa hatta bizzat kendi özüne dönüşmeyi tercih eden bir insanın ailesi ve toplum tarafından reddedilişini ve son derece sert biçimde cezalandırılışını anlatacaktır. Bu romanla, her birimizin yaşadığı insan ilişkilerinin ne denli sahici olduğunu sorgulayacak, en içten ve sarsılmaz sandığımız ilişkilerimizin sahteliğini, çok basit çıkarlar üstüne kurulu olduğunu yüzümüze bir tokat gibi çarpacaktır. Ama işte roman kahramanın, çevresindeki herkesin onu görür görmez fark edebileceği bu keskin dönüşümünün simgesi ne olacaktır? İzleyicinin zaten bildiği bu varlığı ima eden olaylar, Kafka’nın çevresinde vızıldayarak dolaşır. Kafka bu dönemde adeta bir komedi filminin kahramanıyken birden kendini Şahane Hayat filminin finalinde bulur.
En iyi kısa film Oskar’ı ile ödüllendirilen Franz Kafka'nın Şahane Hayatı, özellikle Kafka severlerce izlenmeyi hak ediyor.